Yukarı
436068

Davutoğlu'ndan 'AKP'ye dönüş iddialarına kürsüden yanıt

05 Kasım 2025 12:35

Yeni Yol Grup Toplantısı’nda konuşan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, "Sizin hülyasıyla yanıp tutuştuğunuz unvanlar ve makamlar benim için yaşandı ve geride kaldı" dedi. Davutoğlu, "Bir makamın ne de iki ya da üç sene sonra yapılacak bir seçimdeki adaylığın peşindeyim" diye konuştu.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, TBMM’de Yeni Yol Grup Toplantısı’nda konuştu.

Davutoğlu, buradaki konuşmasında "AKP'ye dönüş" iddialarına kürsüden yanıt verdi.

"BENİM İÇİN GERİDE KALDI"

Davutoğlu, "Ben sizin her tür ilkesizliği yaparak ulaşmaya çalıştığınız makamlara alnımın akı ile ulaştım; Rabbim bana izzetle girdiğim her yerden izzetle çıkmayı nasip etti. Sizin hülyasıyla yanıp tutuştuğunuz unvanlar ve makamlar benim için yaşandı ve geride kaldı" dedi.

"KİMSEDEN BİR BEKLENTİM YOK"

Ahmet Davutoğlu şöyle devam etti:

"İktidar çevreleri Sayın Erdoğan’dan sonra postun kime kalacağının ve kendilerine ne olacağının peşinde. Muhalefet çevreleri ise önümüzdeki seçimlerde cumhurbaşkanlığı adaylığında bir adım önde olmanın telaşı içinde. En son söyleyeceğimi şimdi söyleyeyim, ben ne şu anda söz konusu olabilecek bir makamın ne de iki ya da üç sene sonra yapılacak bir seçimdeki adaylığın peşindeyim. Ne kimseden bir talebim ne de dünyevi bir beklentim oldu, ne de var. Ne herhangi bir şeyin peşinde koştum ne de herhangi bir kapının önünde mansıp bekledim. Bu konuda delilim nedir derseniz size tarihin bir hükmünü söyleyeyim: ‘Elindeki makamı ilkeleri için terk eden birine bedel biçilmez, onun bedeli değerleriyle ölçülür.’ İnanın kimin cumhurbaşkanı olacağıyla ya da siyasi magazinlerle uğraşacak bir saniyemiz bile yok.

Yangın mahallinde koltuk kavgası yapılmaz, önce yangın söndürülür. Derdimiz, ‘Türkiye ve dünya nereye gidiyor’ olmalı. ‘Ülkemiz bu sistemik bir depremin yaşandığı bu yeni sömürgecilik döneminde nasıl ve hangi kadrolarla bu süreci yürütebilir’ sorusu zihnimizi parçalarcasına derdimiz olmalı. Ben bütün bu keşmekeş içinde, gelecek seçimlerle ya da gelecekte iktidardan ya da muhalefetten kimin cumhurbaşkanı adayı olacağıyla değil, ülkeyi bu travmada kimin ve nasıl ayağa kaldıracağıyla ilgilenmekteyim. Bakmamız ve görmemiz gerekiyor ki, teknoloji hızlanırken siyasi ve toplumsal tarih de o oranda teknolojiye ayak uydurarak hızlanmakta."

"ALET OLMAYIN BÖYLE BİR OYUNA"

Davutoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu: 

* Bugünlerde New York’ta başka bir hazırlık var. ABD, BM Güvenlik Konseyi’ne sunulmak üzere Gazze İstikrar Gücü adı altında bir güç oluşturup iki yıllık bir yetki vermeye çalışıyor. Bu metni okudum detayıyla. Eğer bu metin, BM Güvenlik Konseyi’nden çıkarsa, o gücün tek görevi olacak. Gazze’yi silahsızlandırmak. Yani İsrail bütün teknolojik imkanlara sahipken Gazze’de insanların çakı bıçağı bile olmayacak. Allah aşkına hangi barıştan bahsediyorsunuz siz? Sayın Cumhurbaşkanı’na ve devlet yetkililerine sesleniyorum, sakın ola ki böyle bir oyunun parçası olmayın. Müslümanları silahsızlandırarak siyonist azgınlar önünde yem yapmayın, alet olmayın böyle bir oyuna.  

“BU HADDİNİ BİLMEZ ADAMI DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI’NA ÇAĞIRIN VE SON BİR UYARIDA BULUNUN” 

* Ey ABD’nin Büyükelçisi, sana önce bir Büyükelçilik eğitimi vermek lazım. Sen Büyükelçisin. Bulunduğun ülkenin demokratik yollarla seçilmiş iktidarına da yönetimine de halkına da saygılı olacaksın. Sömürge valisi değilsin. Sen karar veremezsin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve bu aziz Meclis’in temsil ettiği, mazlumların hamisi bir milletin İsrail ile Hazar’dan Akdeniz’e kadar ittifak kuracağının talimatını da düşüncesini de sen veremezsin. Kimsin sen ya, ne oluyorsun? Ne bu küstahlık? Bunu söyleyecek adamın derhal Dışişleri Bakanlığı’na çağrılması lazım ve 'Bir daha bizim kiminle ne dostluğu kuracağımıza, kiminle ne anlaşma imzalayacağımıza dair görüş beyan etme, soluğu Washington’da alırsın' demek lazım.

* Türkiye Cumhuriyeti tam bağımsız bir devlettir. Hiç kimse bunun ötesine geçen bir sözü Ankara’da söyleyemez. Dışişleri Bakanlığı’na çağrıda bulunuyorum, derhal bugün geçmişte ‘Erdoğan’a meşruiyet verdik’ diyen bu haddini bilmez adamı Dışişleri Bakanlığı’na çağırın ve son bir uyarıda bulunun. ‘Ya haddini bil ya da valizlerini Trump’ın yanında dizinin dibine çök ama asla Ankara’da böyle hadsiz şekilde konuşma’ demek lazım.  

"SİZİN HÜLYASIYLA YANIP TUTUŞTUĞUNUZ MAKAMLAR BENİM İÇİN YAŞANDI VE GERİDE KALDI” 

* Benim konuşmalarımdan cımbızla alıntılar yaparak algı operasyonlarına hazırlanan trol çeteleri de benim tekrar beytülmale sahip çıkarak çanlarına ot tıkayacağımdan korkan çıkar çevreleri de intikam ve rövanşizm peşinde koşan 28 Şubatçı siyasi çevreler de kendi utanmazlıklarını örtmek için bize saldıran genel başkan kisveli siyasi cambazlar da bir boşlukta cumhurbaşkanlığı adaylığında öne çıkabilmek için her tür oportünizme hazır muhterisler de hepinize sesleniyorum: kulaklarınızı iyi açın ve beni dinleyin. Günlerdir bıkmadan usanmadan manipülasyonlarla saldırıyorsunuz. Benim sizden önemli bir farkım var. Ben sizin her tür ilkesizliği yaparak ulaşmaya çalıştığınız makamlara alnımın akı ile ulaştım; Rabbim bana izzetle girdiğim her yerden izzetle çıkmayı nasip etti. Sizin hülyasıyla yanıp tutuştuğunuz unvanlar ve makamlar benim için yaşandı ve geride kaldı.  

“NE BİR MAKAMIN NE DE İKİ-ÜÇ SENE SONRA YAPILACAK BİR SEÇİMDEKİ ADAYLIĞIN PEŞİNDEYİM" 

* İktidar çevreleri Sayın Erdoğan’dan sonra postun kime kalacağının ve kendilerine ne olacağının peşinde. Muhalefet çevreleri ise önümüzdeki seçimlerde cumhurbaşkanlığı adaylığında bir adım önde olmanın telaşı içinde. En son söyleyeceğimi şimdi söyleyeyim, ben ne şu anda söz konusu olabilecek bir makamın ne de iki ya da üç sene sonra yapılacak bir seçimdeki adaylığın peşindeyim. Ne kimseden bir talebim ne de dünyevi bir beklentim oldu, ne de var. Ne herhangi bir şeyin peşinde koştum ne de herhangi bir kapının önünde mansıp bekledim. Bu konuda delilim nedir derseniz size tarihin bir hükmünü söyleyeyim: ‘Elindeki makamı ilkeleri için terk eden birine bedel biçilmez, onun bedeli değerleriyle ölçülür.’ 

* İnanın kimin cumhurbaşkanı olacağıyla ya da siyasi magazinlerle uğraşacak bir saniyemiz bile yok. Yangın mahallinde koltuk kavgası yapılmaz, önce yangın söndürülür. Derdimiz, ‘Türkiye ve dünya nereye gidiyor’ olmalı. ‘Ülkemiz bu sistemik bir depremin yaşandığı bu yeni sömürgecilik döneminde nasıl ve hangi kadrolarla bu süreci yürütebilir’ sorusu zihnimizi parçalarcasına derdimiz olmalı. Ben bütün bu keşmekeş içinde, gelecek seçimlerle ya da gelecekte iktidardan ya da muhalefetten kimin cumhurbaşkanı adayı olacağıyla değil, ülkeyi bu travmada kimin ve nasıl ayağa kaldıracağıyla ilgilenmekteyim. Bakmamız ve görmemiz gerekiyor ki, teknoloji hızlanırken siyasi ve toplumsal tarih de o oranda teknolojiye ayak uydurarak hızlanmakta.

* Bizler, geleneksel sanayimizin can çekiştiği, kredilere muhtaç hale getirildiği, muhtaç olduğu kredileri ödeyemez hale geldiği bir süreçte, dünya kendi kendini düzelten, öğrenen ve öğreten robotlar çağına adım atmakta. Öylesine ki, yapay zeka ve robotikteki gelişmeler ve hızlı geçişkenlikler insanlık için varoluşsal sonuçlar doğurmaya gebe. Dünya buraya giderken, ülkemizin muhtaç olduğu hukuki öngörülebilirlikten ekonomik kalkınmaya ve toplumsal barış ve kaynaşma konularına kadar ciddi sorunlar yumağıyla boğuşmak durumunda kalmaktayız.  

“HİÇBİR SİYASETÇİ ‘YABANCI İSTİHBARAT BİRİMLERİNDEN BRİFİNG ALDIM’ DEME SUÇU İŞLEMEDİ” 

* Birinden bahsedeceğim, ismini zikretmeyeyim, siz bilirsiniz onu. Kendi ifadesiyle ‘MOSSAD’cılarla görüşmüş olabilir miyim? Tabii görüşmüş olabilirim, toplantılara geliyorlar ve mesela askeri istihbaratın, İsrail askeri istihbaratının şefi tuğgeneral geldi bir brifing verdi’ diyen bu zihniyete sahip birisi tekrar bize saldırmaya başladı. Kendisi MHP’den iki kez, İYİ Parti’den bir kez ihraç edilen bu zat bizim Cumhurbaşkanının davetine icabet etmemiz dolayısıyla bize dönüp ‘Sizde hiç utanma yok mu’ diyerek siyasi ahlak dersi vermeye kalkıyor.

* Esas utanması gereken biri varsa o da kendi ifadesiyle yabancı istihbarat birimlerinden brifing aldığını itiraf eden kendisidir. Türk siyaseti böyle bir utanmazlık, böyle bir aymazlık görmedi. Şu ana kadar hiçbir siyasetçi ‘Yabancı istihbarat birimlerinden brifing aldım’ deme suçu işlemedi. Ayrıca onun brifing aldım dediği 28 Şubat döneminde brifingin ne anlama geldiğini herkes bilir. Aynı dönemde 28 Şubatçılar İsrail’de brifing alır, sonra gelir burada yargı ve üniversite mensuplarına brifing verirlerdi. 

“BU FAŞİST ZİHİN ASLA TÜRK DOSTU DEĞİL” 

* Ey brifingci provokatör, seni ciddiye aldığımı sanma. Ben sadece senin akıtmakta olduğun bölücü zehir konusunda milletimi ve gençliği uyarma görevini yerine getiriyorum. Gençlerimize ve vatanperverliğinden hiç şüphe etmediğim milliyetçi düşünce ve siyaset çevrelerine sesleniyorum. Bu faşist zihin asla Türk dostu değildir; Kürt ve Arap düşmanıdır. İşte ben soyu Türkmen, boyu Oğuz, şanı Yörük, adı Hoca Ahmet Yesevi’den mülhem Ahmed-i Sani olan bir Türk olarak söylüyorum: İsrail’in bölgeyi kana bulamak için her tür etnik ve mezhebi ayrımcılığı körüklediği bu dönemde kim Türkiye’de Kürt ve Arap düşmanlığı yapıyorsa Türk’ün değil İsrail’in dostudur.  Aynı şekilde diğer bölge ülkelerinde kim Türk düşmanlığı yapıyorsa Kürdün ya da Arabın dostu değil, İsrail’in dostudur. 

“TÜRK GENÇLİĞİNİ SENİN SİYONİST KAYNAKLI FAŞİST HEZEYANLARINA TESLİM ETMEYİZ” 

* Kendi ağzınla televizyon programında Rus, İran, Suriye ve İsrail istihbaratları ile görüştüğünü söylüyorsun. Sen akademisyen bir politikacısın, sivil bir vatandaşsın. Hangi ilişkiler sayesinde bu istihbarat örgütleri ile görüşme yaptın, açıklasana. Seninle kara kaşın kara gözün içim mi görüştüler? MOSSAD bana brifing verdi diyorsun? MOSSAD nezdinde bu itibarı nasıl kazandın anlat da anlayalım bakalım. Gençlerin milli duygularını senin gibi kafatasçı bir faşistin sömürmesine asla izin vermeyeceğiz.

* Türk gençliğini senin siyonist kaynaklı faşist hezeyanlarına teslim etmeyiz. Gerçek vatanperver milliyetçiler biziz, soyumuz da belli inancımızda belli duruşumuz da belli. Ama senin ne olduğun belli değil, ne olacağın hiç belli değil. Çok uzatmaya gerek yok, 2023 seçimlerinde kendini nasıl pazarlamaya çalıştığını cümle alem biliyor. Benimle televizyonda tartışacakmış, hadi oradan ya. Ben herkesle tartışırım ama provokatörlere anladığı dilde konuşurum. Bizim derdimiz milletimiz senin hezeyanlarına ayıracak vaktimiz de yok.

“AİLE YILI’NDA MUHTAÇ SAYISI 18 MİLYONA VARMIŞ”  

* Sayın Maliye Bakanı’nın 2023 Haziran’ında görevi devralmasından bu yana finans göstergelerini düzeltmek ve enflasyonu düşürmek için kemer sıkma politikasıyla milletin ümüğüne basıldı. Netice ne oldu peki? 2023 Haziran’ında enflasyon yüzde 38.21, bugün TÜİK’e göre yüzde 32.82, İTO’ya göre yüzde 40.84. ENAG’ı zikretmiyorum bile. 

Peki biz bu dayağı iki yıldır niye yedik? Tarım ve sanayi üretimi durmuş, faiz politikaları ve Kur Korumalı Mevduat gibi ucubelerle vahşi bir servet transferi yapılmış; emekli, işçi, çiftçi, memur ve esnaf en temel ihtiyaçlarıyla filesini doldurmaz hale gelmiş. Bakın 2002’de asgari ücretle 7 çeyrek altın alınırken bugün 2 buçuk altın bile alamıyorsunuz. Emekli, 2002’de maaşıyla 8 çeyrek altın alırken bugün 2 çeyrek altın bile alamıyor. Memleketin geldiği hal bu. 

* Millet mahalle bakkalından veresiye ekmek, makarna alır hale gelmiş. ‘Aile Yılı’nda muhtaç sayısı 18 milyona varmış. ‘Kızımı okuldan almak zorunda kaldım’ diyen babanın ikinci cümlesi, ‘Eğitim yardımını kestiler’. Şu acı tabloya bakar mısınız ey muktedirler, iktidar sahipleri. Bir babanın eğitimden aldığı kızına üzülmesi bir yanda, çektiği maddi sıkıntılardan ötürü kızının eğitimsiz kalmasından ziyade küçücük eğitim parasının kesilmesini dert etmesi, sizlere bir şey anlatmıyor mu? Yoksa o lüks makam araçlarının siyah camlarından ötürü memleketin halini göremez mi oldunuz?

* Bütçe açıkları son 8 yılda 50 katın üzerinde artış gösterdi. Halihazırda faize günlük 5,5 milyar ödüyoruz. Bu rakam 2026 yılında 7,5 milyar olarak hesaplanıyor. Faiz yükü tam 2,7 trilyon. Cebimizdeki ve devletin kasasındaki her 100 liranın 21 lirası faize gidecek ki yoksullaşmanın boyutu da buna bağlı olarak tam bir felaket. Geniş tanımlı işsiz sayısı 13 milyonu aştı. Vergi ve enflasyonun ücretlerde yarattığı toplam kayıp 1,5 trilyona yaklaştı. Yılın ilk dokuz ayında ortalama işçi ücretinin birikimli kaybı 80 bin liraya dayandı. Asgari ücretlinin aldığı maaş 28 binlere dayanmış olan açlık sınırının çok altında. Emekli zaten perişan halde. 2002’de asgari ücretten çok daha fazla bir maaş alırken, bugün maaşlar iyiden iyiye sadakaya dönüşmüş halde. 

“ENFLASYONU KONTROL ETMEDEN, GELİR ADALETİNİ SAĞLAMADAN ÇÖZÜM ÜRETMEK ZOR” 

* Enflasyonu kontrol etmeden, gelir adaletini sağlamadan çözüm üretmek zor. Belki refah payı verirseniz, sanayici de geri kalan maliyeti ödeyebilir. Biz 2016’da bakın ne yaptık? Asgari ücreti enflasyonun 5 katı düzeyinde artırdık. Yüzde 30 zam yaptık. O zaman da bize ‘Sanayi durur’ dediler. Ama ne oldu? O maliyeti yarı yarıya özel sektörle paylaştık. Bir anda asgari ücret Avrupa ortalamasına geldi. Finansal endikatörler düzeldi ama her şey finansal endikatör demek değildir. Şu an finansal endikatörler altında halk eziliyor.

ANKA



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


Diğer Haberler

Ahmet Türk'ün göreve iadesi bekleniyordu: Bakanlıktan 'Mardin' kararı

Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, görevden alınıp yerine kayyum atanmasının ardından yargılandığı davada beraat etmişti. Türk’ün yeniden göreve dönmesi beklenirken yeni bir g...

Bakan Yılmaz Tunç'tan 'Selahattin Demirtaş' açıklaması

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, AİHM'in Selahattin Demirtaş kararı hakkında, "Karar kesinleşti mahkeme sürecini bekleyeceğiz" dedi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, AİHM'in eski HDP Eş Genel Başkanı...


Demirtaş ve Kavala'yı ziyaret edeceğini duyurdu

TBMM'nin eski Başkanı Bülent Arınç, Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve iş insanı Osman Kavala'yı cezaevinde ziyaret edeceğini duyurdu. Arınç, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçel...

Hasan İmamoğlu ve Selim İmamoğlu ifade veriyor

CHP’nin tutuklu Cumhurbaşkanı adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun babası Hasan İmamoğlu ile oğlu Selim İmamoğlu, İBB'ye yönelik 'yolsuzluk' soruşturması kapsamında ifade vermek için İ...


CHP'nin kayyum itirazına ret: Gürsel Tekin görevine devam edecek

CHP İstanbul İl Başkanlığı'nın ihtiyati tedbir kararına yaptığı itiraz mahkeme tarafından reddedildi. Böylece Gürsel Tekin’in de aralarında bulunduğu kayyum heyetinin görevine devam etmes...

İki holdinge kayyum atandı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Sermaye Piyasası Kanunu’na muhalefet ve kara para aklama suçlarına ilişkin yürüttüğü soruşturma kapsamında Hat Holding A.Ş. ve Investco Holding A.Ş’ni...


Antalya Büyükşehir Belediyesi'ne Operasyon! 7 Gözaltı

Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın koordinesinde, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince “rüşvet” (TCK 252) ve “suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini ak...

41 İlde Silah Kaçakçılığı Operasyonu, 135 Gözaltı

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Adana, Erzincan ve Van merkezli 41 ilde 'Silah ve Mühimmat Kaçakçılığına' yönelik dün eş zamanlı olarak düzenlenen operasyonlarda;135 şüphelinin yakalandığı...


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Başak Gümülcinelioğlu anne oldu: Doğum sonrası ilk aile pozu

2022 yılında meslektaşı Çağrı Çıtanak ile nikâh masasına oturan oyuncu Başak Gümülcinelioğlu, ilk kez anne olmanın mutluluğunu yaşıyor. 2022'de meslektaşı Çağrı Çıtanak ile nikâh masasına...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Varis vücutta ‘Pıhtı’ riskini artırabilir

Estetik bir sorun gibi algılanan varis, bazen ciddi sağlık problemlerine yol açabilir. Damar içerisinde pıhtı oluşması ve akciğere pıhtı atması gibi… Varis, toplumumuzda yaygın görülen bir damar hastalığı. Ancak genellikle önemsenmiyor. Oysa uzmanlar varisin ilerleyen evrelerde ciddi komplikasyonlara neden olabileceğine dikkat  çekiyor…

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR