Yukarı
12

Mehmet Atak

Kaçıncı Maddedeyiz?

18 Mayıs, 2020

   Yarın 19 Mayıs 2020, dünya üzerinde bir örneği daha bulunmayan bir halk hareketinin ilk adımının atıldığı tarihin; emperyalizmin, bağnazlığın, taassubun yenilişinin, ümmetten millet yaratılmasında ilk adımın atılmasının 101. yıldönümü.

   Bazı tarihi gerçekleri anımsatacağım bugün sizlere. Ulu Önder Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkarken aklındakileri göstermesi açısından çok ilginç bulacaksınız eminim. Anıları aktaran Mazhar Müfit KANSU (1873-1948). Kendisi kongre için Erzurum’a gelmiş o zamanın Bitlis Valisi. Şöyle anlatıyor anılarında o günleri (*):

   23 Temmuz-7 Ağustos 1919 arasında toplanan Erzurum Kongresinin bittiği gece Atatürk iki arkadaşı ile birlikte geç vakitlere kadar yaptığı söyleşinin ardından Mazhar'ı çağırır:

   "Mazhar, not defterin yanında mı?" (Mazhar Müfit olaylar karşısında sürekli not tutmasıyla meşhur M.A.) 

   "Hayır paşam."  

   "Zahmet olacak ama bir merdiveni inip çıkacaksın. Al gel."  

   Mazhar Müfit Kansu'nun aşağıya gidip elinde not defteriyle geldiğini görünce, Mustafa Kemal Paşa sigarasından bir iki nefes çektikten sonra:  

   "Ama bu defterin, bu yaprağını kimseye göstermeyeceksin. Sonuna kadar gizli kalacak. Bir ben, bir sen, bir de Süreyya (Kalem Mahsus Müdürü) bileceksiniz, şartım bu..."

   "Tamam Paşam." 

  "Öyleyse tarih koy" dedi Mustafa Kemal Paşa.  

   Koydum: 8 Temmuz 1919, sabaha karşı (Yani Samsun’a çıkıldıktan sadece 50 gün sonra M.A.).  

   "Pekâlâ, yaz" diyerek devam etti.  

   "Zaferden sonra Hükümet biçimi Cumhuriyet olacaktır... Bu bir.

    İki, Padişah ve Haneden hakkında zamanı gelince gereken işlem yapılacaktır.

   Üç, örtünme kalkacaktır.  

   Dört, Fes kalkacakuygar milletler gibi şapka giyilecektir."   

   Bu anda kalem elimden düşüverdi. Yüzüne baktım. O da benim yüzüme bakıyordu. Bu, gözlerin bir takılışta birbirlerine çok şey anlatan konuşmasıydı.  

   "Neden duraksadın?" dedi.  

   "Darılma ama paşam, sizin hayal peşinde koşan taraflarınız var" dedim. Güldü...

   "Bunu zaman gösterir, sen yaz" dedi.   

   "Beş, Latin harflerini kabul etmek lazımdır."  

   "Paşam yeter, yeter..." dedim. Biraz da hayal ile uğraşmaktan bıkmış bir insanın davranışı ile:  

   "Cumhuriyet ilanını başarmış olalım da üst tarafı yeter" dedim. Defterimi kapattım.

   "Paşam sabah oldu. Siz oturmaya devam edeceksiniz, hoşça kalın" dedim. Yanından ayrıldım. Gerçekten gün ağarmıştı. O anda olayların beni nasıl aldattığını ve zamanın Mustafa Kemal'i nasıl doğruladığını ve Mustafa Kemal'in beni nasıl bir cümle ile yıllar sonra susturduğunu tarih önünde açıklamalıyım...

   Aradan yıllar geçmişti... Paşa, Şapka devrimini açıklamış olarak Kastamonu'dan dönüyordu. Otomobille eski meclis binası önünden geçiyordu. Ben de kapı önünde bulunuyordum. Manzarayı görünce gözlerime inanamadım!..

   Kendisinin ve yanında oturan Diyanet İşleri Başkanı'nın başında bir şapka vardı. Kendisini karşılamaya gelenler arasında bulunan Diyanet İşleri Başkanına da şapkayı giydirmişti. Ben hayretle bu manzarayı seyrederken otomobili durdurdu. Beni yanına çağırdı ve şöyle dedi:

   "Azizim Mazhar Bey, kaçıncı maddedeyiz? Notlarına bakıyor musun?"   

   İşte tarihi gerçekler böyle dostlar.

   Şimdilerde yaşadıklarımıza ve ülkece bugün geldiğimiz noktaya bakıyorum da; “18 yıl önceye göre, bir başkalarının not defterinin kaçıncı maddesindeyiz acaba?” diye size sormak istiyorum.

   Nice 919’lara, Mayıs’ın 19’larıyla beraber.

   Bayramımız kutlu olsun.  

İZMİR, 18 Mayıs 2020.  

(*): KANSU, Mazhar Müfit, "Erzurum'dan Ölümüne Kadar Atatürk'le beraber" adıyla 4 Mart 1948'de Son Telgraf gazetesinde yayımladığı anıları, 1966'da Türk Tarih Kurumu tarafından iki cilt olarak basıldı. 



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Pınar Altuğ: Benden köylü kadını çıkmaz

Geçen gün bir davete katılan oyuncu Pınar Altuğ kendisini tatmin eden bir rolü hâlâ bulamadığını söyledi. Altuğ, "Ters köşe bir karakter oynar mısınız?" sorusu üzerine, "Kötü kadın olabil...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Göz sağlığınız tehlikede!

Ekran karşısında uzun saatler geçirmek, hem yetişkinlerde hem de çocuklarda göz sağlığını tehdit ediyor. Türk Oftalmoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Huban Atilla, küçük yaştaki çocuklarda giderek artan göz kuruluğu ve şaşılık riskine dikkat çekti.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR