
"Recep Tayyip Erdoğan iktidarından kurtarılmalıdır"
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, "Gencine kulak vermiyor, İmralı’daki caniyi can kulağıyla dinliyorsun. İş insanlarını, seçilmiş belediye başkanlarını, gazetecileri, gençleri adliyelere aldırıyor, teröristleri dışarı salmaya hazırlanıyorsun. Utanmalısın Recep Tayyip Erdoğan. Utanmalısın Cumhur İttifakı. Utanmalısın Devlet Bahçeli. Soruyorum; Ey Recep Tayyip Erdoğan, sen kimin yanındasın, kime hizmet ediyorsun? Kime el uzatıyor, kime savaş açıyorsun? Ben size söyleyeyim; Sayın Erdoğan, ona bir kez daha adaylık yolu açabilecek kim varsa ona el uzatıyor" dedi.
Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında ekonomi ve adalet konularında iktidarı eleştirerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a "Çözüm istiyorsan bunları çöz" dedi.
Adaletsizliğin zehirli bir atmosfer olduğunu, böyle bir iklimde de ekonominin iyileşmesinin beklenemeyeceğini ifade ederek, şunları kaydetti:
"Çünkü ‘Terörsüz Türkiye’ maskesinin altında, yolsuz iktidar ve ortaklarının yoksul Türkiye’si vardır. İşte bu Türkiye’de iktidar, toplum düzenini ortadan kaldıracak her kötülüğe yol açıyorsa; kulak tıkıyor, gözlerini kapatıyor ya da sırtını sıvazlıyorsa, açları, suça yönlendiriyorsa; okumuşları cehaletle sindiriyorsa, kuralları bozanlar kendi kurallarını dayatıyorsa, hoşgörüyü yok ediyor, tahammülsüzlüğü yüceltiyorsa, orada terörden de öte bir terör sorunu var demektir. Bu ortamı besleyen iktidar ve ortakları bundan utanıyorlar mı? Değiştirmeye talip oluyorlar mı? Hayır. Çünkü kendilerine yağmayı hak görüyorlar. Yağmacılarla kendilerini aynı oyunun içinde konumluyorlar. O yüzden bu çürümüş düzeni değiştirmek ve iyileştirmek için hiçbir şey yapmazlar ve yapmayacaklar. Aksi olsaydı, ‘15 bin lira emekli maaşı yeterli değil. Bunu 100 bin lira yapsak ne olur? Yapabiliriz. Merkez Bankası elimizde, para basar dağıtırız. Para basarak refah artsaydı, dünyada açlık kalmazdı’ diyebilecek bir yüzsüzlüğe erişemezlerdi.
"Ekonomi dediğin sadece kurlardan, faizlerden, tablolardan ibaret değildir"
Her hafta Türkiye’nin il ve ilçelerini dolaşırken, işsizler ve onlar gibi geçinemeyen çalışanların feryadını işittiğimiz kadar, işverenlerin, üreticilerin de halini görüyoruz. İktidarda kalmak için her formülü deneyenler, üretici için hiçbir formül üretmiyorlar. İktidarda kalmak için Türk vatanını ticarete konu edenler, tüccarın sorunlarıyla ilgilenmeye tenezzül etmiyorlar. Ekonomi dediğin sadece kurlardan, faizlerden, tablolardan ibaret değildir. Ekonomi, sofradaki ekmek kadar bir memleketin onurudur. Ekonomi işleyen fabrika olduğu kadar işleyen fikirler ve yeniliklerdir. Ekonomi, bugün daha iyi yaşamak isteği olduğu kadar yarınları besleyen bir umuttur. Sanayicinin dirayetini, esnafın sabrını, çiftçinin alın terini bu kadar zorlamanın, istismar etmenin sonu kimse için hayırlı olmayacaktır.
Geçen hafta ziyaret ettiğimiz Türkiye’nin demir-çelik merkezi olan Karabük’de de durum aynıydı. Üreticimiz çalışmak ve ülke ekonomisine daha fazla katkıda bulunmak istiyor. Filyos Limanı ile demiryolu bağlantısının kurulmasını, varolan bağlantının arttırılması ve geliştirilmesini talep ediyor. Bu sayede maliyetleri düşürerek, istihdamını arttırmak istiyor. Ölü yatırımlara harcadığınız yüz milyarlarca dolar yerine bir lojistik merkez yapılmasını talep ediyor. Çünkü demir-çeliğin kalbinin attığı Batı Karadeniz’de 23 yıllık iktidarınız döneminde serbest bölge kurmadınız, liman, antrepo ve depolama alanları inşa etmediniz. Dahası da var. Türkiye’de her sektörün başına bela olan enerji fiyatları, özellikle demir-çelik sektörünü etkiliyor. Vardiyalar gece yapılıyor. Bu da çalışma saatlerini kısıtlıyor. Bu noktada üretici, İş Kanunu'nda bir düzenleme talep ediyor.
"Üreticinin finansman krizini çözün"
Türkiye’de bugün tarım, sanayi, lojistik, turizm her sektörde büyük bir finansman sorunu yaşanmaktadır. Üreticilerin çekleri bankalarda kalmıştır. Kredi sağlanamamaktadır. Kamu bankaları da taleplere kapılarını kapatmaktadır. Buradan Türkiye ekonomisini yönetenlere baş ya da yamak ekonomistler her kimse onlara sesleniyorum; gazeteleriniz aracılığıyla, kayıkçı kavgaları yapacağınıza, piyasanın artık çatırdayan çarklarının dönmesi için müdahalede bulunun. Üreticinin finansman krizini çözün. Bu insanlar batarsa, sizi hiçbir Trump, hiçbir Netanyahu, hiçbir terör örgütü kurtaramaz. Bu milletin elinde kalırsınız, elinde. Türkiye olarak biz de bu yıkıntının altında kalırız. Giderayak işinizi yapın. Dünyanızı mamur hale getirmek için epeyi bir iş yaptınız. Bunların kimisi yolsuzlukla, kimisi haksızlıkla, kimisi adaletsizlikle anılıyor. Belki dünyanız mahmur ama ahiretinizi kurtarın ey iktidar sahipleri.
"Ailelerin yüzde 10’u çocuklarına yeni kıyafet alamıyor"
İktidar biliyorsunuz, önümüzdeki on yılı Aile ve Nüfus 10 Yılı ilan etti. Nüfus felaketi yaşattıkları yetmedi, şimdi de 10 yıllık bir aile felaketi yaşatacaklarını ilan ettiler. Peki bu ülkede her üç çocuktan biri yoksulken mi Aile 10 Yılı? 7 milyondan fazla çocuk yoksulken, okula aç, kalem-deftersiz giderken mi? TÜİK’in ‘Aile Raporu’na göre hanelerin yüzde 20’sinden fazlası yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Her 3 hane halkından 1’i kötü barınma koşulları altında yaşamını sürdürüyor. Çatıları sızdırıyor, duvarları küflü, pencereleri çürük evlerde oturuyor. Sosyal yardımlarla ayakta kalan kişi sayısı neredeyse 15 milyondur. ‘Sosyal ve Ekonomik Destek’ kapsamında yardım alan çocuk sayısı 10 yılda üç katına çıkmıştır. Çocukların yüzde 40’ı yoksulluk riskiyle karşı karşıya. Ailelerin yüzde 10’u çocuklarına yeni kıyafet alamıyor, bırakın eti, balığı, tavuğu, onlara meyve ve sebze yediremiyor. Türkiye’deki 15 yaş grubundaki öğrencilerin yüzde 20’si, haftada en az bir gününü hiç yemek yemeden geçirmekte; her beş çocuktan biri okula aç gitmektedir. İşte Erdoğan ve avanesinin ‘Yeni Türkiye’ masalları ile ülkeyi getirdikleri durum, milletimize reva gördükleri yaşam budur. Aile Yılı'nda bize yaşattıkları da budur.
"Recep Tayyip Erdoğan iktidarından kurtarılmalıdır"
Bu düzen değişmelidir, bu gidişat sonlandırılmalıdır, Türkiye başına bela olmuş en büyük felaketken, Recep Tayyip Erdoğan iktidarından kurtarılmalıdır. Sesime kulak ver. Terörün hedefi nedir? Dirliği, düzenimizi bozmak. Bunu amaçlayan her adım, aslında terörle ittifak eden adımdır. Bugün ülkemize şöyle bir bakın; ailelerimizdeki huzur için, mutfaklardaki yangından daha büyük bir tehdit var mıdır? Yüz binlerce mutfağa et girmiyor, tencereler kaynamıyorsa kim daha büyük bir beka sorunundan bahsedebilir? Terör neyi hedefler? Ülkenin bugününün ötesinde yarınını hedefler. Yarınımızın sigortası gençlerimizin içine düşürüldüğü umutsuzluk, çaresizlik, işsizlikten daha ağır bir tehdit var mıdır? Bakın bayram geliyor. Dedeler, anneanneler, babaanneler torunlarına harçlık verebilmek için kara kara hesap yapıyorsa, geleneklerimiz göreneklerimize bundan daha büyük bir hasar olabilir mi? Bir millet dünyanın en yüksek enflasyonu altında eziliyorsa, söyler misiniz, hanelerin huzurunu bozan bu keşmekeşten daha ağır bir tehdit olabilir mi? Bir ülkede, asgari ücret ortalama ücret olmuşsa ve o ücret de açlık sınırının altındaysa, o ülkenin çalışma barışı daha nasıl bir hasar görebilir ki? Terörün hedefi Türkiye’nin istikrarını, Türk milletinin huzurunu bozmaktır. O yüzden liyakatsizlik de bir terördür, hırsızlık da. Hukuksuzluk da bir terördür, adaletsizlik de bir terördür. Yasaklar da bir terördür yolsuzluk da bir terördür. İktidarın görevi, ülkemizi ve milletimizi bu tehlikeden korumak, düze çıkarmaktır. Milleti değil, şahsı önceleyen hesapları bu yüzden reddediyoruz.
"Gencine kulak vermiyor, İmralı’daki caniyi can kulağıyla dinliyorsun"
Milletimizin gelecek kaygısı ortadan kalkmadan, gençlerimizin yüzü gülmeden, emeklilerimiz nefes almadan, emekçilerimiz alın terinin karşılığını görmeden, çiftçilerimiz, besicilerimiz emeğinin hakkını almadan, iş dünyamızdaki iflaslar, konkordatolar sona ermeden, kimle neyin pazarlığını yaparsanız yapın, huzurlu ve Terörsüz bir Türkiye’den asla bahsedemezsiniz. İlla da açılım yapacaksanız, önce gözlerinizi ve kulaklarınızı açın. Milleti görün, milleti duyun. İlla da masa kurup, çözüm bulmak istiyorsanız, milletin dertlerini çözün. İşte size sendikalar, oturun, emekçilerin sorunlarını çözüp, iş barışı sağlayın. İşte size emekliler. Kulak verin. Yıllarca hizmet etmiş insanlarımızın dertlerine çözüm bulun. İşte size iş dünyamız. Krediye ulaşamıyorlar. Fabrikalarını ülke dışına taşıyorlar. Kapılarına kilit vuruyor, işçi çıkarıyorlar. Masayı kurun, dinleyin, yatırımcıların, iş insanlarının sıkıntılarına çözüm bulun. İşte size gençlerimiz. Alın karşınıza, 'Derdin nedir?' diye sorun. Kendi vatanları dururken, neden başka ülkelerde gelecek hayali kuruyorlar anlayın. Arayacaksanız, Türkiye’nin geleceği gençlerin sorunlarına çözüm arayın. Yoksa teröristin derdi de, hedefi de belli. Masa kurmanıza da gerek yok. Devletin askerine, polisine, korucusuna, mühendisine, öğretmenine, gencine, işçisine, köylüsüne kurşun sıkanların niyetleri de, bu işe nasıl çözüm bulunacağı da belli. Gencine kulak vermiyor, İmralı’daki caniyi can kulağıyla dinliyorsun. Emeklini azarlıyor, Kandil’den gelen mesajı kutsuyorsun.
"Ey Recep Tayyip Erdoğan, sen kimin yanındasın, kime hizmet ediyorsun?"
İş insanlarını, seçilmiş belediye başkanlarını, gazetecileri, gençleri adliyelere aldırıyor, teröristleri dışarı salmaya hazırlanıyorsun. Hatta, hakaret ettiler diye falcıları bile cezaevine attırıyor ama üç kahramanımızı şehit eden bombayı yapana ve 4 kez ağırlaştırılmış müebbet alan alçağın tahliye edilmesine sessiz kalıyorsun. Utanmalısın Recep Tayyip Erdoğan. Utanmalısın Cumhur İttifakı. Utanmalısın Devlet Bahçeli. Bu nasıl bir aymazlıktır. Soruyorum; Ey Recep Tayyip Erdoğan, sen kimin yanındasın, kime hizmet ediyorsun? Kime el uzatıyor, kime savaş açıyorsun? Ben size söyleyeyim; Sayın Erdoğan, ona bir kez daha adaylık yolu açabilecek kim varsa ona el uzatıyor. Diyor ki, 'Benim yeniden aday olmak gibi bir derdim yok'. Herkes gibi ortağı da 'Gidemezsin, bırakamazsın, sensiz olmaz' repliğini sarf ediyor. Oysa işin aslı başka. Sayın Erdoğan aslında diyor ki; 'Ben tüm önlemleri aldım. Şirket gibi yönettiğim devleti terör örgütüyle eşitledim, DEM’i koalisyona ortak yaptım, olası rakiplerimi içeri attırdım, canımı sıkana soruşturma açtırıyorum, yargı sopasıyla milleti korkutuyorum. Medyanın tepesinde ise Demokles’in kılıcını sallıyorum. Dolayısıyla, benim yeniden aday olmak gibi bir derdim yok. Ben zaten gerekin her şeyi yaptım, geriye prosedürler kaldı'. Evet, dediğinden çok anlattığı budur. Siyaset iddiadır, sözdür. Ama bir de milletin devletiyle yaptığı toplumsal sözleşme var ki, adı Anayasa’dır. Buradan bir kez daha hatırlatıyorum; o sözleşmeye göre, Recep Tayyip Erdoğan’ın bir daha aday olabilmesinin yolu yoktur. Onun dışında tevessül edeceği her yol yasadışıdır, gayrimeşrudur.
İşte bu gayrimeşruluk AKP-MHP’yi PKK ile anayasa yapmaya kadar götürmüştür. Bunun hazırlıkları sürdürülmektedir. Akıllarınca hedefleri, hazırladıkları anayasayı DEM işbirliğiyle geçirmektir. Şunu herkes bilmelidir ki, biz bu kuşatmayı yaracağız. Bu hezeyanlara geçit vermeyeceğiz, korku duvarlarını yıkacağız. Ve bu abulukayı dağıtacağız. İnatla, inançla, imanla Türk milleti diyeceğiz, 'Ebediyen var olsun Türk vatanı' diyeceğiz. Cumhuriyete karşı kurulan bu en büyük kötülüğü de biz ezip geçeceğiz. Bu yolda güvencemiz millet, rehberimiz tarih, dayanağımız şehitlerimizden aldığımız ilham, yardımcımız Allah’tır. Başaracağız, başaracağız, başaracağız."
ANKA
Yorum Ekle
Diğer Haberler
Ahmet Özer davasında mahkeme kayyumun iptali için başvuru yaptı
İstanbul 9. İdare Mahkemesi, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in yerine atanan kayyumun iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Yaşanan gelişmeyi Prof. Dr. Adem Sözüer duyurdu. Pro...
"Daha demokratik Anayasaya kimsenin itirazı olamaz"
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, "Cumhurbaşkanının seçilmesini kolaylaştırmaya yönelik bir anayasa yapılmak isteniyorsa; bu noktada kişiye özel anayasa olmayacağı ve bu ...
İmamoğlu için Diyarbakır Surlarına Kürtçe 'özgürlük' afişi
Ekrem İmamoğlu'nun fotoğraf, video ve sesini barındıran içeriklerin metro, otobüs ve vapurlarda yasaklanmasının ardından CHP, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ne ve Bursa'da Tophane'ye, "Free İ...
'Duran Adam' eylemine katılmışlardı... Gözaltındaki gençlere dikkat çeken soru!
Taksim Meydanı'nda "Duran Adam" eylemine katıldıkları gerekçesiyle gözaltına alınan 21 genç, 2911 Sayılı Kanun'a muhalefetle suçlandı. Gözaltındaki gençlere, "Eyleme katılmanız yönünde ta...
CHP’li vekil ‘Önder Apo’ söylemlerine tepki gösterdi
CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaptığı konuşmada, terörle mücadelenin 40 yıllık ağır bir geçmişe ve 2 trilyon dolarlık maliyete mal olduğunu vurgula...
Esad'dan sonra kaç Suriyeli dönüş yaptı? Göç idaresi açıkladı
Göç İdaresi Başkanlığı, Esad rejiminin düşmesinden sonraki süreçte ülkesine gönüllü geri dönüş yapan Suriyeli sayısının 250 bin 64 olduğunu bildirdi. Göç İdaresi Başkanlığı, ülkesine döne...
Meteoroloji Uyardı: O İllerde Yağış Alarmı! Yağmur Fena Vuracak
Meteoroloji Genel Müdürlüğü, yurt genelini etkisi altına alacak sağanak ve gök gürültülü yağışlara karşı uyarıda bulundu. Yapılan son tahminlere göre, Marmara'nın doğusu, İç Ege, Akdeniz,...
Çarpıcı İddia! Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Yeni Anayasa Hamlesi: Taslak Masada Sil Baştan
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde başlatılan yeni anayasa çalışmalarının sil baştan hazırlanacak bir taslakla ilerleyeceği iddia edildi. Çalışmalara siyasi isimlerin yanı sıra anayasa...
Cumhurbaşkanı Erdoğan imzaladı: Dört kritik atama
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hakimler ve Savcılar Kurulu'na 4 yeni üye atadı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, görev süresi 7 Haziran’da dolacak üyelerin yerine Hâkimler ve Savc...
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Elçin Sangu'nun yakınları endişe içinde
Beyninde kitle tespit edildiği ve tedavi için yurt dışına gittiği öne sürülen oyuncu Elçin Sangu sosyal medya üzerinden sağlık durumuyla ilgili açıklama yaptı. Sangu, "Bu söylentiler doğr...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
40 yaşında yaptığınız bu 4 şey 60 yaşında bunamaya yol açıyor!
Bilim insanları, 40–50 yaş arasında sıklıkla ihmal edilen kronik uyku eksikliği, sosyal izolasyon, kontrolsüz stres ve hareketsizliğin, 60 yaş ve sonrasında demans da dahil olmak üzere nörodejeneratif hastalık riskini önemli ölçüde artırdığını ortaya koydu.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.