- “HSK’ya Ak Toroslar çetesini şikayet edeceğiz”
- Öymen'in cenaze programı belli oldu: İlk tören TBMM’de
- Talana 'süper izin': Zeytinliklerin madenciliğe açılmasını öngören kanun teklifi kabul edildi
- AKP'li Şamil Tayyar'dan Dikkat Çeken 'Murat Çalık' Çıkışı!
- CHP'li Emir'den zeytinlik yasasına tepki: ‘AKP, halkın ağacını şirketlere satmıştır’

DEM Parti'den anayasa çıkışı: Kim buna evet der?
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, "Anayasa günün sonunda bizim önümüze gelecek. Orada Kürt sorununun çözümü, demokratikleşme yoksa, ekonomide adalet yoksa, kim buna evet der?" dedi.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, DEM Parti'nin hiçbir blokun yanında olmadığını, "üçüncü yol" çizgisinde ilerlediklerini söyledi. Bakırhan, yeni anayasa tartışmalarına ilişkin, "Bu anayasa günün sonunda bizim önümüze gelecek. Orada Kürt sorununun çözümü yoksa, demokratikleşme yoksa, ekonomide adalet yoksa, kim buna evet der? Birileri bunu ısıtıp ısıtıp toplumun gündemine sunuyor. Bunu yapacaklarına çıkıp açıkça desinler ki ‘Ben Kürt meselesinin çözümünün tartışıldığı bu sürece karşıyım.’ Buna saygı gösteririm" ifadelerini kullandı.
Tuncer Bakırhan, T24'te Gökçer Tahincioğlu ve Ceren Bayar ile söyleşi gerçekleştirdi.
Bakırhan, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “AK Parti, DEM, MHP birlikte yürüyoruz” sözleri ve "anayasa ittifakı" açıklamalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Bakırhan, "Anayasa seçimden önce olacak mı, yetişecek mi; bunu sormak lazım önce. Kolay mı o kadar anayasa? Kimi çevreler esası bulandırmaya çalışıyorlar. Biz bugüne kadar ‘üçüncü yol’ dedik. 15-20 yıldır da o çerçevede yolumuza devam ediyoruz. Hiçbir zaman bir blokun ya da iki siyasi partiden birisinin tarafı olmadık. Kendi yolumuzu anlatmaya, örgütlemeye çalıştık" dedi.
DEM Parti’nin zaman zaman diğer partilerle seçim iş birlikleri yaptığını hatırlatan Bakırhan, "Dönem dönem yollar seçim ya da benzeri noktalarda kesişiyor. Kent Uzlaşısı’nda, Kılıçdaroğlu'nun aday olduğu Cumhurbaşkanlığı seçiminde olduğu gibi. Seçim taktiklerimiz stratejik başarımızı amaçlıyordu, bunu da başardık. Bazen de toplum buluşturuyor, toplumun kendi öncelikleri siyaseti bir yerlere çekiyor. Ama bunların dışında biz de bağımsız, kendi özgünlüğümüze uygun bir siyaset yürüttük" şeklinde konuştu.
Türkiye’nin yüz yıllık sorunlarının yeterince konuşulmadığını söyleyen Bakırhan, şu ifadeleri kullandı:
"Bugün Türkiye'nin yüz yıllık sorununu tartışıyoruz, konuşuyoruz. Öyle bir sorun ki ülkenin birçok şeyini almış götürmüş. Bugünkü siyasi ve toplumsal çürümenin, ekonomik sorunların sebebi olan bir sorun. Şimdi bu yüz yıllık meselede de işin esası konuşulmuyor. 50 yıllık çatışmalı sürecin araçlarından birisi devreden çıkarılıyor. Bu çok önemli ama bu yeterince konuşulmuyor. Bunu olumlu yorumlayan siyasi akıl maalesef çok az. Çok basit, sığ tartışmalarla bunu bir kişinin ya da bir partinin gelecekteki beklentilerini karşılayacak bir süreç olarak değerlendiriyorlar. Bunlar bizi tarif etmiyor, sürecimizi tarif etmiyor."
"İktidarın kaybetmesi için çaba harcadık"
Bakırhan, "İktidarı biz seçmedik. Tam tersine iktidarın kaybetmesi için vaktinde çaba harcadık. Bugün Cumhurbaşkanı olan Sayın Erdoğan'ı desteklemedik. Tabanımız karşısındakine, rakibine açıktan oy verdi ve bunu deklare etti. Tavrını her zeminde bu kadar açık ortaya koyan bir siyasi partinin gizli gündemleri, kapalı kapılar arkasında yürütebileceğini söylemek alenen gerçeği çarpıtmaktır. Biz bu meseleyi seçimler üstü, partiler üstü görüyoruz. Bu meseleyi seçimlerde alınacak yüzdelerle ölçen bir noktada değiliz. Bu mesele, kişi ve partilerden çok çok değerlidir" şeklinde konuştu.
"Niyet okuyarak yol alamayız"
İktidarın sürece samimi yaklaşıp yaklaşmadığının sorulması üzerine Bakırhan, şunları söyledi:
"Ama biz zorlamaya gelen, zorla bir yere çekilen bir parti değiliz. Onun için bu özgüvenle konuşuyoruz. Biz bir taraftan Kürtlerin oyunu almak için çalışan, bir taraftan da ırkçı, Kürt'ü inkâr eden bir protokole imza atan bir gelenek değiliz. Biz cezaevinde, idam sehpasında; mücadele ettiğimiz her alanda kendi doğrumuzu sahipleniriz. Biz niye gizli saklı bir şey yapalım? Ayrıca şu anda masada oturan iktidar ne düşünüyor? Bunu bilemeyiz. Bundan bir şey çıkar mı bekliyorlar, bizi bir yere mi çekmeye çalışıyorlar? Onların niyetini okuyamayız, onların niyetini okuyarak yol alamayız. Siyaset niyet okuyarak yapılmaz. Bizim niyetimiz belli. Kürt meselesi demokratik yollarla çözülsün. Türkiye'nin demokrasi sorunu Demokratikleşmeyi birlikte sağlayalım. Öncelikli amacımız budur. Başka ne olabilir?
Demokratik bir yargı yok, hukuk yok, insanlar tedirgin, başına ne zaman nerede, ne geleceğini bilmiyor. Sıradan vatandaş bile izlendiğini, dinlendiğini düşünüyorsa demek ki toplumda bir psikolojik basınç oluşmuş. Dolayısıyla iktidar bu süreçten ne umuyor, muradı nedir? Bunu bilemeyiz, bu ayrı bir konu. Henüz yolun başındayız. Bunu kestirmek yani zihinleri okumak doğru değil. Ama biz Türkiye demokratikleşsin, toplumsal barışını sağlasın, bizi ekonomik, siyasi, sosyal olarak çürüten meseleler ortadan kalksın istiyoruz. Bunun için çalışıyoruz. Günün sonunda bir sandık kurulacaksa da o sandıkta halkın iradesi esas alınsın. Biz taraf olsak ne yazar? 86 milyon insan olduğu bir yerde bir partinin taraf olmasıyla mı bir parti kazanıp kaybediyor?
"Anayasa günün sonunda bizim önümüze gelecek"
Bakırhan, anayasa tartışmalarına ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
"Anayasayı toplumsal bir sözleşme olarak tarif ediyoruz. Yani bir partinin kendisini dayatmasıyla diğer partilerin ya da toplumun kabul edeceği bir şey midir Anayasa? Ülkenin gelecek on yıllarını belirleyecek bir toplumsal sözleşmeyi bir parti kendi çıkarına, geleceğine göre hazırlarsa diğerleri buna uyar mı, uymak zorunda mıdır? Dolayısıyla bu tartışma süreç karşıtlarının ortaya çıkardığı bir tartışma. Partimizin şimdilik böyle bir gündemi yok, böyle bir öncelikleri yok. Türkiye’de adalet, hukuk sorunu, özgürlük sorunu, ekonomide adalet sorunu var bunlar çözülür, sonra ülkede ‘Bir de demokratik anayasa yapalım’ derlerse ve toplum da ‘yapsın’ derse biz tabii ki o gün toplumun beklentisini, talebini dikkate alırız.
Türkiye kamuoyuna şunu da söylemek isterim; bu anayasa günün sonunda bizim önümüze gelecek. Orada Kürt sorununun çözümü yoksa, demokratikleşme yoksa, kadın yoksa, gençlerin geleceğine dair umut vaat eden şeyler yoksa, Alevilerin eşit yurttaşlık hakkı yoksa, ekonomide adalet yoksa, doğa kırım devam ediyorsa kim buna evet der? DEM Parti buna 'evet' der mi? Birileri bunu ısıtıp ısıtıp toplumun gündemine sunuyor. Bunu yapacaklarına çıkıp açıkça desinler ki ‘Ben Kürt meselesinin çözümünün tartışıldığı bu sürece karşıyım.’ Bak buna saygı gösteririm."
"Kim nereden çıkarıyor bizim birilerine eklemleneceğimizi?"
Bakırhan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sayın Öcalan'la da görüşürken anayasa, seçim, bir partiyi desteklemek gibi gündemler yok. Tam tersine bizim bu ülkeyi yönetme hedefimiz var. Allah aşkına Türkiye'yi Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Tülay Hatimoğulları, Keskin Bayındır, Çiğdem Kılıçgün Uçar yönetemez mi? Neyimiz eksik onlardan? Daha toplumcu, daha halkçı, daha emekçi, bedel ödemiş insanlar daha mı kötü yönetir? Kim nereden çıkarıyor bizim birilerine eklemleneceğimizi, birilerinin siyasetini destekleyeceğimizi? Niye biz yönetmeyelim? Biz Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'ni Ankara Büyükşehir'den kötü mü yönetiyoruz?
Bizim 25 yıllık yerel yönetimler deneyimimiz var. Tek bir arkadaşımızın bir yolsuzlukla anıldığını duydunuz mu? Biz halkla birlikte yönetiyoruz. Şeffaf, demokratik, herkesi kapsayan bir mantıkla. Bugün Türkiye, silahların bırakıldığı tarihi ana yoğunlaşmalıdır. Kürt meselesinin demokratik çözümüne odaklanmalıdır. Hepimizin nefes alacağı demokratik bir zemin oluşmasına odaklanmaktır. Daha işin başlangıcındayken üç yıl sonra yapılacak seçimlerde kimin nerede alacağını söylemek bizi tarif etmiyor."
"CHP’nin tereddütlü yaklaşmasını saygıyla karşılıyorum"
Bakırhan, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun cezaevinden yaptığı ve DEM Parti ile MHP’ye yönelik mesajlar içeren çağrısını da değerlendirdi. CHP’nin ve İmamoğlu’nun sürece yönelik kaygılarını anlayışla karşıladıklarını belirten Bakırhan, şöyle devam etti:
"Şunu ifade edeyim; Cumhuriyet Halk Partisi'nin son süreçte yaşamış oldukları baskılardan dolayı bu meseleyle kaygıyla, tereddütlü yaklaşmasını saygıyla karşılıyorum. Bir taraftan operasyonlar devam ederken, belediye başkanları, yöneticileri tutuklanırken tabii ki şunu sormaları gayet normal: Barış böyle mi olacak? Demokrasi böyle mi gelecek? Biz de şunu söylüyoruz Cumhuriyet Halk Partisi’ne ve Sayın İmamoğlu'na, her birimiz kendi mahallemizde, kendi çeperimizde kendi çevremizde mücadele ettiğimiz müddetçe bu tür olumsuzluklarla karşılaşıyoruz. Ortak bir zeminde, ortak demokratik yargı, hukuk, adalet, özgürlük, demokratik bir ülke, demokratik bir cumhuriyet diyebilirsek emin olun şu anda yaşadıklarımızın hiçbirisini yaşamayız. Şu anda bir şeyler yaşıyorsak sebebi ayrı ayrı yerlerde durmamız. Kaygılar en çok soyut tartışmalarda büyür. Bundan ötürü ortak mücadele alanlarımı büyütmek gerekiyor. Çünkü kaygılar, ortak kazanımlarda erir.
Kürt meselesinin çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesi, AK Parti’den, MHP’den, CHP’den ve bütün siyasi partilerden daha büyük, daha kıymetli bir meseledir. Birileriyle bütünleşmedik ki ayrışalım. Ki iktidar ittifakı da böyle bir bütünleşme olmadığını, ittifak durumu olmadığını ifade ediyor. Biz nasıl ki 2019’da İstanbul’daki oy tercihimizle CHP’yle bütünleşmediysek, bugün de iktidar blokuyla bütünleşmiyoruz. Bu yönüyle her parti farklılığını koruyarak toplumsal barışa hizmet edebilir. Barış, partilerin birbirine benzemesi değil, farklılıklarına rağmen ortak paydalarda, demokratik ilkelerde buluşması ile gelir.
Ülkedeki kötü gidişatın durması için hepimizin masada olması gerekiyor. Bu süreci desteklememiz lazım. Bu sadece DEM Parti’nin sorunu değil. Kürt sorunu Türkiye’nin sorunu. Sadece bizi ilgilendiren bir süreç değil. Demokrasiden bağımsız değil, demokratik bir Türkiye'den bağımsız değil. Demokrasi diyorsak, demokratik bir yargı diyorsak, halkın seçtiği irade yönetsin diyorsak her şeye rağmen bu masayı tutmalıyız, zorla oturmalıyız. Kimse minnetle, davetle o masaya gelmemeli. Türkiye'nin ihtiyacı olduğu için gelmeli."
"Minderden kaçan kaybeder"
Bakırhan, Kürt meselesinin çözümüne ilişkin yürütülen sürecin dışında kalmanın Türkiye açısından ciddi bir kayıp olacağını belirterek, CHP’nin bu süreçte aktif rol üstlenmesi gerektiğini vurguladı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’le görüştüklerini belirten Bakırhan, siyasette diyalog zeminlerinin önemine işaret ederek, "Masa, siyaset minderi gibidir. Minderden kaçan kaybeder. Barışı kazanmak istiyorsak minderde olmamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.
CHP’nin yaşadığı baskılar nedeniyle sürece mesafeli yaklaşmasının anlaşılabilir olduğunu söyleyen Bakırhan, "CHP’ye yönelik son dönem baskılar nedeniyle bu yaklaşımı haklı buluyorum. Ancak iktidar bu meselede çözüm sürecini kendi hanesine yazmak isteyebilir diye, biz bu süreçte yer almayalım mı diyeceğiz?" şeklinde konuştu.
Bakırhan, CHP’nin tarihsel sorumluluğu olduğunu vurgulayarak, şu değerlendirmede bulundu:
"CHP, kurucu değerleri ve tarihsel misyonu gereği Kürt meselesini yüz yıllık birikimiyle ele alma sorumluluğuna sahiptir. Meseleyi dönemsel krizlere ya da iktidarın günlük siyasi manevralarına tepkiyle değil, Türkiye’nin demokratikleşmesinin temel taşı olarak değerlendirmelidir. Kalıcı toplumsal barış ve eşit yurttaşlık anlayışı, CHP'nin tarihsel kimliğine en yakışan duruş olur."
Bakırhan, Türkiye'nin çözüm ve barış arayışında tüm aktörlerin sorumluluk alması gerektiğini belirterek, "100 yıllık bir meselede çözüm iradesi göstermemek, masada yer almamak, Türkiye’ye yapılacak en büyük kötülük olur. Bu sadece Kürt halkı için değil, tüm toplum için büyük bir kayıptır" dedi.
Toplumun, demokratik entegrasyon gibi kavramları henüz somutlaştırmakta zorlandığını belirten Bakırhan, sürecin başarıya ulaşması halinde yaşanacak değişimi şöyle anlattı:
"Süreç başarılı olursa, buzdolabına kaldırılmazsa, muhalefet destek verirse; Türkiye’de harcanan kaynaklar savaşa değil, emekçiye, ezilene gidecek. Yozlaşma bitecek, demokratik bir yargı oluşacak. İnsanlar her sabah kapılarının çalınacağından korkmadan uyanacak. Malına, mülküne el konulmayacak. Kayyım atanmayacak. İhalelerde şeffaflık olacak."
"Türkiye, Orta Doğu'ya model olacak"
Bakırhan, sürecin sonuçlarının yalnızca iç siyasetle sınırlı kalmayacağını, Türkiye'nin demokrasi açısından bölgesel bir örnek haline gelebileceğini ifade etti:
"Eğer bu süreç başarıyla sonuçlanırsa, Türkiye’nin demokrasisi bölge için de bir model olacak. Kadın katliamları, çevre tahribatı, etnik ve mezhepsel ötekileştirme bitecek. Kürt’ün, Alevi’nin yok sayıldığı bir ülke olmayacak artık. Herkesin özgürce yaşadığı, sandığa gittiği, sonuçlara saygı duyduğu bir düzen kurulacak."
Demokratikleşmenin halk iradesine saygıyı da beraberinde getireceğini vurgulayan Bakırhan, "Toplum beğenmediğini sandıkla getirecek, sandıkla götürecek. Kimse seçim sonuçlarını tartışmayacak. Bu, gerçek demokrasi ortamının temelidir" dedi.
"Hepimizin derdi, süreci başarıyla sonuçlandırmak"
Sürece ilişkin bazı üyelerde temkinli bir yaklaşım olabileceğini belirten Bakırhan, bu durumu doğal bulduklarını belirterek, "Bu süreç konusunda bazı tereddütleri olan, ihtiyatlı bir iyimserlikte duran arkadaşlarımız olabilir. Bu çok insani ve politik olarak anlaşılır bir durum. Ancak Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı ile birlikte parti içinde ortak söz, ortak eylem ve ortak yürüyüş fikri güçlenmiş durumda. Hepimizin derdi, süreci başarıyla sonuçlandırmak" şeklinde konuştu.
DEM Parti’nin güçlü bir iç işleyişe sahip olduğunu vurgulayan Bakırhan, kararların bireysel değil kolektif şekilde alındığını söyleyerek, "Biz farklı düşündüğümüz meseleleri kurullarımızda tartışırız. Kimse dayatma yapmaz. Kararlar, ortak aklın süzgecinden geçerek alınır. Bu da bizi güçlü kılan bir unsurdur" dedi.
"Bahçeli’nin el sıkması bu sürecin başlamasına ciddi katkı sundu"
Sürecin sembolik başlangıç anı olarak görülen tokalaşmaya dair Bakırhan, bu adımın süreç açısından olumlu bir etki yarattığını söyledi. Bakırhan, "Bahçeli’nin el sıkması bu sürecin başlamasına ciddi katkı sundu. Çok yerinde bir adımdı. Orta Doğu'nun bu denli istikrarsızlaştığı, çatışmaların büyüdüğü bir dönemde Türkiye’nin geleceğini ve güvenliğini düşünerek bu meseleye dair tartışma başlatmak son derece kıymetliydi" dedi.
"Sayın Bahçeli başta olmak üzere kimseyi geçmişiyle yargılamamak gerekir"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çözüm sürecine yönelik sembolik ve siyasi tutumunun önemli olduğunu vurguladı. Bakırhan, "Sayın Bahçeli başta olmak üzere kimseyi geçmişiyle yargılamamak gerekir. Elbette geçmiş değerlendirilir ama bugün bu ihtiyacı görmesi, bu meseleye dair bir irade göstermesi çok kıymetlidir" dedi.
"Biz bir muhalefet partisiyiz ve bu kimliği koruyacağız"
Bakırhan, çözüm süreci kapsamında iktidarla yürütülen diyaloğun partinin muhalefet kimliğini gölgelemeyeceğini söyledi. "Biz bir muhalefet partisiyiz ve bu kimliği koruyacağız" diyen Bakırhan, "Maden yasası geldiğinde karşı çıkarız, emekçi haklarıyla ilgili bir adım atılırsa destekleriz. Bu çizgimiz değişmez" ifadelerini kullandı.
"Birileriyle çözüm arıyoruz diye, diğerinin başına gelenlere sırtımızı dönmeyiz"
Bakırhan, "İktidarla masaya oturmak" eleştirilerine ilişkin, hak, hukuk ve adalet mücadelesini her koşulda sürdüreceklerini belirterek, "Birileriyle çözüm arıyoruz diye, diğerinin başına gelenlere sırtımızı dönmeyiz. Bu bizde olmaz. Biz hakkaniyetli bir partiyiz. İktidarla oturduk diye onun eksiklerini görmezden gelemeyiz" dedi.
"Bu süreç pazarlık değil"
Toplumda ve muhalefet cephesinde oluşan “güven sorunu”na değinen Bakırhan, sürecin pazarlık zeminine oturtulamayacağını vurgulayarak, "Kaygı duymak normaldir. Ama bu sürece ‘pazarlık’ demek, ‘birini seçtirme çabası’ demek haksızlıktır. Böyle bir şey yok. Süreci itibarsızlaştırmak isteyenlerin dilidir bu" diye konuştu.
CHP’ye çağrı: Bir kez de siz destek verin
CHP’ye yönelik eleştirilerini de dile getiren Bakırhan, seçim süreçlerinde destek verdiklerini, ancak bunun karşılığını alamadıklarını savundu. Bakırhan, "CHP’nin yüzde 35 oyu var. Peki biz neden hep destek veriyoruz? Bu kez onlar destek versin. Biz en nitelikli siyasi hareketiz. Neden hep DEM kaybettirmesin diye uğraşıyor? Neden biz kazanmayalım? Bundan sonra biz de diyeceğiz ki ‘CHP kaybettirmesin, bizim adayımıza oy versin.’" ifadelerini kullandı.
"Demokrasi ihlalleri bugün başlamadı"
Bakırhan, "demokrasi yok" gerekçesiyle çözüm sürecine mesafeli duranlara, "Bugün mü demokrasi yok? Dün Selahattin Demirtaş vardı, Figen Yüksekdağ vardı cezaevinde. Dün de Şişli Belediyesi yoktu, Siirt Belediyesi vardı. Dün demokrasi vardı da bugün mü rafa kaldırıldı? Demokrasi ihlalleri yeni değil. Ama biz yıllardır bu zulmü yaşarken, kimseye sitem etmedik" dedi.
"Dokunulmazlıklar kaldırılırken de, kayyum yasası geçerken de biz destek görmedik"
Şeffaf ve tutarlı siyaset yaptıklarını söyleyen Bakırhan "Bizden kaygı duyanlara söylüyorum: CHP, bizim sözümüzü tutmadığımız iki örnek göstersin, siyaseti bırakacağım. Biz Demirtaş’a, Kılıçdaroğlu’na oy verdik. Ama sonra onlar bizimle yan yana durmadı. Dokunulmazlıklar kaldırılırken de kayyum yasası geçerken de biz destek bekledik ama göremedik" ifadelerini kullandı.
DEM Parti’nin hiçbir zaman kamuoyunu yanıltmadığını söyleyen Bakırhan, "Gizli kapaklı iş yapmayız. Söylediğimizin arkasındayız. Bu yorumlar, ‘pazarlık yapıyorlar, desteklenmemeli’ gibi sözler bizi gerçekten kırıyor" dedi.
Bakırhan, partiler arası ilişkilerde DEM Parti’ye yönelik yaklaşımın eşitlikten uzak olduğunu vurgulayarak, "Bizi sürekli bir yere eklemlemeye çalışan bir anlayış var. ‘Ayrı giderlerse kaybederiz’ diye düşünenler var. O zaman buyurun siz destek verin. Büyük abiyseniz, küçük kardeşe omuz verin. Kürtleri kırıyor bu söylemler" ifadelerini kullandı.
Sürece olan inançlarını yineleyen Bakırhan, "Biz bu ülkeyi yönetiriz. DEM en güvenilir, en halkçı, en demokratik siyaseti temsil ediyor. Kimseye mecbur değiliz. Ama ortak mücadeleye, adalete, eşitliğe mecburuz. Keşke Karadenizli halkımız da bizi tanısa" diye konuştu.
"Türkiye’de çok sayıda hukuksuz yargılama oldu ama Kobani kumpas davası gibi bir dava yok"
Bakırhan, Türkiye’de birçok hukuksuz yargılamanın yapıldığını, ancak Kobani davasının kumpas davası olarak öne çıktığını vurguladı.
Bakırhan, "Emin olun, Türkiye’de çok sayıda hukuksuz yargılama oldu ama Kobani kumpas davası gibi bir dava yok. Arkadaşlarımız 9 yıldır haksız, hukuksuz şekilde içeride. Biz KCK davalarında yargılandık, en azından bize ‘devrimcilik yapıyorsunuz’ denildi. Ancak Kobani davasında sadece bir tweet üzerinden bütün günahlar onların üzerine yıkılmaya çalışıldı" şeklinde konuştu.
"Selahattin Demirtaş’ın içeride kalması her saniye bir suçtur"
AİHM’in kararlarına rağmen tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve diğer isimlerin durumunun kabul edilemez olduğunu belirten Bakırhan, "Selahattin Demirtaş’ın, Figen Yüksekdağ’ın içeride kalması her saniye bir suçtur. 9 yıl yatırıyorsunuz, AİHM defalarca ihlal kararı veriyor. Arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılması gerekiyor" dedi.
Bakırhan, sürece inanan ve destekleyen en nitelikli siyasi isimlerin tutuklu olduğunu söyleyerek, "Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Leyla Güven, Ayşe Gökkan gibi deneyimli isimlerin bu sürece katkısı çok büyüktür. Toplumda karşılıkları, birikimleri vardır. Onlara ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.
Bu hafta Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile görüşme yaptıklarını aktaran Bakırhan, tutukluların süreci can-ı gönülden desteklediğini ve umutlu olduklarını söyledi. Bakırhan, "9 yıl içeride kalmış insanların sistemin uygulamalarına karşı kızgınlıkları olabilir, ancak çok moralli ve umutlu gördük. En kısa zamanda sürece katkı sunmak istiyorlar" dedi.
"10 gün içerisinde İmralı’ya gidip Sayın Öcalan’ın öneri ve eleştirilerini alacağız"
Bakırhan, partinin eş başkanları ve MYK üyelerinin İmralı’ya yapacağı ziyaretin yakın zamanda gerçekleşeceğini söyledi. Öcalan’ın, "Bir daha gelirsiniz, önümüzdeki dönemi konuşuruz” dediğini aktaran Bakırhan, sürecin ilerlemesiyle birlikte partinin daha nitelikli ve kapsayıcı bir yapıya kavuşacağını belirtti. Bakırhan, "Devletin baskıları nedeniyle birçok arkadaşımız emek veremedi. Süreç ilerledikçe daha güçlü katılımlar olacak. Bir hafta, 10 gün içerisinde İmralı’ya gidip Sayın Öcalan’ın öneri ve eleştirilerini alacağız, süreci tartışacağız" şeklinde konuştu.
"Görüntüde bir komisyon olmamalı"
"Meclis’te kurulacak komisyon ve 11’inci Yargı Paketi’ne dair beklentileriniz neler?" sorusuna Bakırhan, şöyle karşılık verdi:
Komisyon çalışmaları da pozitif entegrasyonu ve bütüncül hukuku gözeterek çalışmalı. Komisyon doğru, iyi işlerse sadece yasal düzenlemeler değil, yasal düzenleme gerektirmeyen AİHM, AYM kararlarının uygulanması da gündeme alınır. İnfaz yakmalar da gündeme alınır. ‘Bize benzemiyorsun, farklı düşünüyorsun. 6 yıl fazladan yat’ denilebilir mi? Bunu diyenler 6 yıl değil 6 gün ayrı kalabiliyorlar mı çocuklarından, ailelerinden. Hiç mi empati yok? Türkiye artık bu ayıptan kurtulmalı. Komisyon bunları gündemine almalı. Görüntüde bir komisyon olmamalı. Meclis'in burada görevi büyük. Meseleyi toplumla buluşturmalı.
Kapsamlı bir düzenleme ihtiyacı var. Terör ve Mücadele Kanunu, TCK, CMK ve benzerlerinin düzenlendiği, pakete ihtiyaç kalmayacak düzenlemeler yapılmalı. Toplumun kanayan yaralarını pansuman eden değil, iyileştiren düzenlemelere ihtiyacı var Türkiye’nin. Açık söylüyorum, bu süreç iyi gitsin diye çalışıyoruz, ter döküyoruz. Tülay Başkan'la ve bütün yönetimimizle birlikte. Bu süreci bozan, taktik yaklaşanlar emin olun kaybeder. Toplum artık bu mesele çözülsün diyor. Rahat nefes alalım, kavga olmasın, gürültü olmasın istiyor. Gereklerini yerine getiren kazanır, büyür. Siyaset yapan, takiyye yapanlar da kaybeder. Önümüzdeki seçimler de bunu test edeceğimiz sonuçları ortaya koyar."
"Beyaz Torosları ortadan kaldırmak gerekiyor"
Feti Yıldız’ın sosyal medya hesabından paylaştığı bir fotoğrafta masasında yer alan ve bir dönem toplatılan Abdullah Öcalan'ın kitabı ile savcının masasındaki "Beyaz Toros" fotoğrafları konusunda Bakırhan, şu değerlendirmede bulundu:
"Biz Sayın Öcalan'ın fikirleri de dahil olmak üzere sağ, sol, siyasetteki tüm fikirlerin masada olmasını ve okunmasını, tartışılmasını istiyoruz. Bir ufuk açabilir. 'Budur' dedirtebilir. Fikirlerden korkmamak gerekiyor. Sayın Öcalan 86 milyonun yararına geleceğine inandığı bir anlayışı ortaya koyuyor. Savcının masasında Beyaz Toros’u görünce büyüttüm fotoğrafı, gerçek mi değil mi diye baktım. Beyaz Toros’u oraya koyan ‘Bunları cezaevine koyma, sokakta katlet’ diyor. ‘Niye cezaevinde üç öğün karavana veriyorsun?’ diyor. Beyaz Toros'lu yargı vicdanlı davranır mı? Adaletli davranır mı? Tarafsız davranır mı? İşte tam da Beyaz Torosları ortadan kaldırmak gerekiyor. Bunun için de samimi olmak ve kararlıca gereklerini yerine getirmek gerekiyor."
ANKA
Yorum Ekle
Diğer Haberler
AKP'li Şamil Tayyar'dan Dikkat Çeken 'Murat Çalık' Çıkışı!
Eski AKP Milletvekili Şamil Tayyar, Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık'ın sağlık durumunun ağırlaşmasına rağmen tahliye edilmemesine tepki gösterdi. Çalık hakkında yapılan yor...
Özgür Özel: Altan Öymen'in yeri nasıl doldurulur bilmiyorum, başımız sağ olsun
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, hayatını kaybeden eski CHP Genel Başkanı ve gazeteci Altan Öymen için “Kendisinden çok şey öğrendik. Yeri nasıl doldurulur; bilmiyorum” dedi.
“Umuyoruz en yakın zamanda sevdikleri Ekrem İmamoğlu'na kavuşur’’
Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Ekrem İmamoğlu'nun eşi Dilek İmamoğlu, "Umuyoruz en yakın zamanda sevdikleri Ekrem İmamoğlu'na kavuşur" dedi.
Erdoğan'dan Altan Öymen için taziye mesajı
AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 93 yaşındaki hayatını kaybeden gazeteci ve eski CHP Genel Başkanı Altan Öymen için taziye mesajı yayımladı.
Altan Öymen hayatını kaybetti
Eski CHP Genel Başkanı, gazeteci-yazar Altan Öymen çoklu organ yetmezliği nedeniyle 93 yaşında hayatını kaybetti.
Ayşe Tokyaz cinayetine ilişkin polis memuru gözaltına alındı
Ayşe Tokyaz cinayetine ilişkin yapılan çalışmalarda bir polis memuru gözaltına alındı. Ayşe Tokyaz cinayetine ilişkin yapılan çalışmalarda gözaltı sayısı 9'a yükseldi. Aktif görevde olduğ...
'Türk milliyetçiliğine ve Türk devletine ihanet'
"Terörsüz Türkiye" denilen süreçle ilgili Meclis'te kurulan komisyona üye vermeyeceğini duyuran İYİ Parti'ye MHP'den sert bir tepki geldi. MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, "İP, k...
İmamoğlu'ndan 'Murat Çalık' tepkisi: 'Bu görevleri yerine getiren muhterisler...'
Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık'ın mahkumlar koğuşu penceresinde, annesi Gülseren Çalık'ın ise hastanenin önündeki görüntüsünü paylaşan Ekrem İmamoğlu "Bu görevleri yerine ...
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Somer Sivrioğlu 25 yaş küçük sevgilisiyle havuzda aşka geldi
Somer Sivrioğlu 25 yaş küçük sevgilisi Tilbe Uslu ile tatil pozlarını paylaştı. İkili havuzda birbirlerine karpuz yedirip aşka geldi. MasterChef Türkiye'nin sevilen jüri üyelerinden Somer...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Sıvı kaybı böbreklerde hasara yol açıyor
Sıcak havalarda böbrek sağlığının daha fazla dikkat gerektirdiğini söyleyen Nefroloji Uzmanı Dr. Merve Aktar, “Yaz aylarında artan hava sıcaklıklarıyla birlikte terleme yoluyla ciddi miktarda sıvı kaybı yaşanır. Bu durum, böbreklere gelen kan akımının azalmasına ve atık maddelerin yeterince süzülememesine neden olabilir’’ dedi.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.